NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
يَعْنِي
الْإِسْكَنْدَرَانِيَّ
الْقَارِيَّ
عَنْ عَمْرٍو
عَنْ الْمُطَّلِبِ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
صَيْدُ الْبَرِّ
لَكُمْ
حَلَالٌ مَا
لَمْ تَصِيدُوهُ
أَوْ يُصَدْ
لَكُمْ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
إِذَا
تَنَازَعَ
الْخَبَرَانِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُنْظَرُ
بِمَا أَخَذَ
بِهِ
أَصْحَابُهُ
Cabir b. Abdillah'dan;
(demiştir ki:) Resûlullah (S.A.V.)'ı;
"Kendiniz
avlamadığınız veya sizin için avlanmadığı takdirde, ihramlı iken size kara
avı(nın eti) helâldir/' buyururken dinledim.
Tirmizî, hac; Nesâî, menâsik;
Ahmed.b. Hanbel, III, 362.
Ebu Davud dediki: Nebi
(S.A.V.)'den (gelen) iki haber çeliştiği zaman, (bunlardan) sahabenin
sarıldığı habere itibar edilir.)
İzah:
Bu metin imam Şafiî'nin
Müsned'inde; "İhramlı iken av
(eti yemeniz) size helaldir" şeklindedir.Biz tercümeyi
herne kadar tercümeye esas aldığımız Sünen-i Ebû Dâvûd nüshasına göre yapmış
isek de Tekmiletu'l-Menhel yazan Emin Mahmud Hattâb Sünen-i Ebû Dâvûd
nüshalarının çoğunda bu hadisin metninin son cümlesinin şeklinde bulunduğunu ifâde ediyor.[Tekmiletu'l-Menhel,
I, 173.] Bu nüshalara göre hadis-i şerifi şu şekilde tercüme etmek gerekir:
"Siz ihramh İken kendiniz avlamadığınız takdirde size kara avı(mn eti)
helaldir. Kendiniz avlanırsanız o zaman haramdır. Fakat o avın sizin İçin (ihramh
olmayan başka birisi tarafından) avlanmış olması müstesna. O zaman
helaldir." Bir önceki hadis-i şerifin şerhinde de ifâde ettiğimiz gibi bu
mânâ, "ihramh bir kimse kendisi için avlanmış olan avı yiyebilir, ancak o
avı avcıya kendisinin göstermemiş olması şarttır" diyen Hanefî ulamasının
görüşünü te'yid eder.
İmam Ahmed ile
Tirmizî'nin rivayetlerinde bu cümle bizim tercümeye esas aldığımız nüshadaki
gibi şeklinde tesbit edilmiştir.
Ebû Dâvûd bu hadisin
sonuna ilâve ettiği talik ile, "iki hadis arasında bir aykırılık görülür
de bunların arasını uzlaştırmak mümkün olmazsa o zaman, sahabe-i kiram bu
hadislerden hangisiyle amel etmişse o tercih edilir" demek istiyor.
Böylece o, konumuzu teşkil eden Câbir hadisiyle 1849 ve 1950 numaralı hadisler
arasında çelişki bulunduğunu, binaenaleyh bu hadislerde ihramlımn av eti
yemesinin yasak olduğunu ifâde eden 1849 numaralı Hz. Ali hadisiyle 1850
numaralı İbn Abbâs hadisinin tercih edilmesi lâzım geldiğini vurguluyor.
Fakat Tekmiletu'l Menli
el yazarının beyânına göre mevzumuzu teşkil eden Câbir hadisiyle 1849 ve 1850
numaralı hadislerin arasını uzlaştırmak mümkündür. Çünkü 1849 ve 1850 numaralı
hadislerin hükmü geneldir. Mevzumuzu teşkil eden Câbir hadisi onların hükmünü
tahsis etmiştir. Ayrıca sahâbe-i kiram bu konuda 1849 ve 1850 numaralı
hadislerle amel etmekte ittifak sağlayamadıklarından bu mevzuda Ebû Davud'un
talikinin hükmünü uygulamak mümkün değildir. Çünkü Talha b. Ubeydillah ile Ebû
Katâde bu konuda Hz. Câbir ile beraberdirler.